Dünya Gıda Örgütü FAO'ya göre dünya üzerindeki bir milyar insan, çeşitli sebeplerden dolayı kronik açlık yaşıyor, bir başka deyişle 6 milyarlık dünya nüfusunun altıda biri daha önce hiç yaşanmamış bir şekilde yetersiz beslenmeyle karşı karşıya. 300 milyonu aşkın çocuk yalnızca yeterli beslenemediği için, zihinsel ve bedensel özür trajedisini yaşıyor. Beslenme yetersizliği nedeniyle yarım milyar insan guatr riski ile 400 milyon insan kansızlıkla, 200 milyon insan görme bozukluğu ile karşı karşıya.
Dünyada her gün yaklaşık 60 bin çocuk, her yıl sıfır on yaş grubunda 20 milyon çocuk yaşamını yitiriyor. Bu sonuçlara karşılık 2050 yılında 9 milyara yükselmesi beklenen nüfusu besleyebilmek için gıda üretiminin yüzde 70 artırılması gerekiyor. Tarım yapılabilecek toprak ve su varlığımız artmak yerine sürekli azaldığına göre, bu ihtiyacın karşılanması için başta topraklarımız olmak üzere tüm doğal varlıklar, kendilerini yenilemelerine fırsat tanınmayacak şekilde tüketiliyor. Dünya ölçeğinde yaşanan bu trajik tablo, Türkiye için de geçerli. İnsanlarımızın %11,2’si proteince, %17’5’i kalorice yetersiz besleniyor. Bu oranlar Doğu Anadolu Bölgesi’nde %30’lara kadar çıkıyor. Araştırmalar et, süt, meyve ve sebze gibi temel besinler açısından kişi başına tüketimin giderek azaldığını gösteriyor.
